Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin birinci bölümünde yer alan 17 madde kabul edildi. Yenilenebilir enerji üretim santrallerinin yapılabileceği “su alanları” tanımından “tabii ve suni göller” ifadesi çıkarıldı.
TBMM Genel Kurulunda, Çevre Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin görüşmeleri sürüyor.
“Temel kanun” olarak görüşülen teklifin birinci bölümünde yer alan 17 madde kabul edildi.
İkinci bölümün görüşmeleri üzerinde İYİ Parti grubu adına söz alan Manisa Milletvekili Tamer Akkal, yenilenebilir enerjinin başlı başına bir araştırma ve geliştirme konusu olduğunu, Türkiye’de yenilenebilir enerji üretim santrallerinin yapılacağı yerlerin kapsamlı haritasının çıkarılması gerektiğini belirtti.
Deniz, göl ve kıyılarda yenilenebilir enerji alanları oluşturmanın, karasal alanlara göre daha maliyetli olduğunu söyleyen Akkal, “Yenilenebilir enerji üretimi için Türkiye’nin karasal alanlarının potansiyeli yeterince kullanılamamaktadır. Önceliğimiz, karasal alanlardaki yenilenebilir enerji kaynaklarını artırmak ve verimli hale getirmek olmalıdır.” diye konuştu.
HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu, ciddi çevre etkileri belirtilmeden su üzerine Yenilenebilir Enerji Kaynak Alanları (YEKA) yapılmasının, su canlılarının merkezinde olduğu bir tehlike oluşturacağını dile getirdi.
YEKA’ların, su alanlarının ekosisteminde ciddi bir kıyıma sebep olacağını savunan Kenanoğlu, benzer durumun kıyılarda yapılmaya çalışılan nükleer santraller için de geçerli olduğunu iddia etti.
Yenilenebilir enerjinin gerekliliğine inandıklarını ifade eden Kenanoğlu, uzun süreli aydınlanma süresiyle Türkiye’nin su yüzeyinde 11 bin, karada ise 37 bin megavatlık yenilenebilir enerji elde etme potansiyeli bulunduğunu belirtti.
CHP Genel Sekreteri, İstanbul Milletvekili Akif Hamzaçebi, Türkiye’de 58 milyon kişinin muhtemel bir deprem tehdidine karşı riskli yapılarda oturduğunu belirtti.
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un, bu riskli yapılarda oturan vatandaşların ihtiyaç duyduğu yeni binaların yapılması, mevcut riskli binalardan güvenli yapılara dönüşümünü gerçekleştirmek amacıyla çıkarıldığını söyleyen Hamzaçebi, “Fakat bütün bu işi piyasaya emanet eden bir kanunun başarılı olma şansı yoktur. Bugüne kadar bu kanunun yarattığı birçok sorun vardır, bu sorunlar bu kanun teklifinde giderilmiyor.” dedi.
MHP Kahramanmaraş Milletvekili Sefer Aycan ise günümüzde su, hava ve toprağın yanı sıra şehirlerin de kirlendiğini dile getirdi.
Kanun teklifi kapsamında yalnızca Çevre Kanunu’nda değil, İmar Kanunu ile Kıyı Kanunu’nda afet riski olan bölgelerle ilgili değerlendirmeler yapıldığını ifade eden Aycan, şunları kaydetti:
“Bu, şunu gösteriyor, bir sorun var. Bu sorun uygulamada karşılaşılan sorunlardır ve ‘Yeni düzenlemeler sorunları çözecek midir?’ derseniz, ben bu konuda biraz karamsarım. Yeni düzenlemelerin de çevre sorunlarını çözeceğini sanmıyorum. ‘Neden?’ derseniz gerçekte çevreye değer vermiyoruz ve çevreyi korumuyoruz. Aslında Anayasa’mız çevreyi korumayı hem vatandaşa hem de devlete görev olarak vermiş olmasına rağmen hep birlikte çevreyi kirletiyoruz. Vatandaş olarak yol kenarlarında pet şişe yığınlarını görüyoruz. Yolda giderken arabadan poşet atan insanlar bizim insanlarımız. Vatandaş böyle, sanayici böyle.”
Öte yandan, teklifin 18. maddesinde yapılan değişiklikle yenilenebilir enerji üretim santralleri yalnızca denizlerde yapılabilecek. Teklifteki su alanları tanımından “tabii ve suni göller” ifadesi çıkarıldı.