Türkiye İMSAD, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un kamuoyu ile paylaştığı “Kentsel Dönüşüm’de Yeni Yol Haritası”na yönelik bir açıklama yaptı.
Türkiye İMSAD Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, “Türkiye’de riski depremin değil güvensiz yapıların oluşturduğunun bilinciyle hareket etmeli, Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda da yer alan ‘güçlendirme’ çalışmalarını hızlandırmalıyız. Eylem Planının 8’inci maddesinde imar affı kapsamındaki binalar kastedilse de mevcut imarlı binaların güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması modelini unutmamalıyız” dedi.
Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda vatandaşların oturdukları yapılarını deprem riskine karşı güçlendirmelerini sağlamak için mevzuat çalışması yapılacağının ve her yıl 50 bin konutun güçlendirilerek kullanılabileceğinin açıklanmasının çok önemli bir adım olduğunu belirten Türkiye İMSAD (İnşaat Malzemesi Sanayicileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Ferdi Erdoğan, şöyle konuştu:
“Hâlihazırda acil dönüştürülmesi gereken 1 milyon 500 bin konutun 5 yıl içerisinde dönüştürüleceğini açıklayan Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, aynı zamanda her yıl 50 bin konutun güçlendirilerek kullanılabileceğine dikkat çekmesi çok önemli.
2012 yılında çıkarılan ‘Afet Riski Altındaki Alanların Yeniden Yapılması’ yasasına göre hayata geçen kentsel dönüşüm, 2019’da yürürlüğe giren ‘Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği’ ile aslında yeni başlamıştı.
Dün açıklanan Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nda mevcut yapılar için vatandaşlara güçlendirme ruhsatı verileceği, bu çerçevede her yıl 50 bin konutun güçlendirilerek kullanılabileceği belirtildi. Biz Türkiye İMSAD olarak, her platformda, kentsel dönüşüm sürecinde binaları depreme karşı güçlendirme çözümünün iyi değerlendirilmesi gerektiğinin, binaları yıkmadan da depreme hazırlıklı olmamızın mümkün olduğunun altını çiziyoruz.
Kentsel Dönüşüm Eylem Planı’nın 8’inci maddesinde imar affı kapsamındaki binalar kastedilse de, mevcut imarlı binaların da bu anlamda önce değerlendirilmesi, sonra güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden yapılması modelini unutmamalıyız.
Avrupa Birliği üyesi ülkelerden farklı olarak deprem kuşağında yer alan ülkemizde, güçlendirme/yenileme çalışmalarının ihmal edildiğini ve Avrupa’ya göre geride kaldığımızı görüyoruz. Avrupa’da son yıllarda, ekonomik olmasa da teknik olarak mümkünse yıkım-yeniden yapım yerine güçlendirme/yenileme yaklaşımı benimseniyor.
Güçlendirme/yenileme çalışmaları ile binaları yıkmadan depreme hazırlıklı olmamız mümkün. Uluslararası alanda ‘Deep Renovation’ denilen, ülkemizde de ‘Derin Yenileme’ olarak adlandırılan çalışmalar; bir yapının güçlendirilmesinden, dış cephesine, iç makyajlanmasından bacasına tesisatına kadar her unsurunun yenilenmesini kapsıyor. ‘Derin Yenileme’ aslında, güçlendirme, iklimlendirme, ısıtma-soğutma, aydınlatma ve yangın güvenliğinin yanı sıra enerji verimliliğini de kapsıyor.
Ayrıca enerji verimliliği ve sera gazı salımının daha da önem kazandığı günümüzde, atığı yöneteceksek binanın kendisini atık haline getirmeye, yani binayı önce moloza çevirip sonra yeniden yapmaya gerek yok. Mevcut binaların hepsini yenilemek, hatta yeşil bina haline getirmek mümkün. Dolayısıyla, içinde bulunduğumuz dönemde yenileme çalışmaları da vatandaşları güvenli ve sağlıklı yapılara kavuşturacaktır.”