24 Kasım 2024 Pazar
Ana SayfaGündem HaberleriYatırımlarda risk algısına dikkat!

Yatırımlarda risk algısına dikkat!

Elite Otel tarihi çok eskiye gitmeyen yeni yerel bir otel zinciri.

 

2003’te Taksim Talimhane’de açılan Elite World Prestige ile başlayan zincirin bugün biri Van’da 6 oteli var. Zincirin yeni halkası 120 milyon dolar yatırımla kısa süre önce İstanbul Güneşli’de açıldı. Yönetim kurulu üyesi Emel Elik Bezaroğlu, “Turizmde yaşanan sıkıntılar nedeniyle riski dağıtmak için artık yurtdışına yatırım yapacağız” diyor. İlk adım St. Petersburg olacak.
TURİZMDE Ruslar ve Körfez bölgesinin katkısı ile biraz hareketlenme olsa da durum parlak değil. Özellikle kongre turizminde 2018-2019 için takvimler bomboş. Avrupa ve ABD’li turist açısından gelecek yıl da kayıp görünüyor. Turizmcilerden çok sık Türkiye yerine yurtdışına yatırım yapacaklarını duyar oldum. Bunun son örneği de Elite Otelcilik oldu. Turizm son yıllarda Türkiye’nin lokomotif sektörü oldu. Bu anlamda yatırımların kesilmesi ve Türk turizmcilerin yurtdışını hedeflemesi, kalkınma ve istihdam açısından önümüzdeki dönemde kayıplara neden olur. Bu anlamda risk algısının bir an önce düzeltilmesinde fayda var.
Elite Otel son yıllarda bu sıkıntılar içindeki turizm sektörüne yatırım yapan ender gruplardan biri. Coşkun Elik’in 15 yıl önce Taksim Talimhane’de Elite World Prestige ile başlattığı bu yeni yerel zincirin, biri Van’da 6 oteli var.
120 MİLYON DOLAR YATIRIM
Grup son olarak Güneşli Basın Ekspres yolunda 120 milyon dolar yatırımla Elite World Europe’ı açtı. Yine 120 milyon dolar yatırımla Maltepe Elite World Asia ve Sapanca otelini açmaya hazırlanıyor. Van’daki Otel’de tanıştığım ailenin Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Emel Elik Bezaroğlu ile bir araya geldik ve böyle bir ortamda yatırıma nasıl cesaret ettiklerini konuştuk.

Otelin ilginç mimarisini Atatürk Havaalanı’na gidenler görmüştür. 401 oda, 802 yatak kapasiteli otel, kongre oteli olarak kurgulanmış ve yeni nesil toplantı konsepti “Business to Hapiness” iş modeli ile çalışacakmış. Otelde 2500 kişi kapasiteli 8 toplantı salonu yer alıyor. Emel Elik Bezaroğlu şunları söylüyor: “15 yıllık turizmciyim hiç bu kadar kötü bir dönem geçirdiğimi hatırlamıyorum. Kriz Gezi döneminde başladı. 2015’den sonra ise neredeyse sektör çöktü. Ama biz hiç vazgeçelim demedik. Devam eden otellerimiz vardı. Ama gerçekten yorulduk. Bu ortam hızımızı düşürüyor. 2017-18 için daha umutluyuz. Avrupa’dan teklif almaya başladık, bu keyifli. ABD’li cruise şirketleri ise Türkiye’yi yeniden rotaya almayı düşünüyordu ama artık zor. İran ve Ortadoğu ise hareketli. Yeni otellerle birlikte grubun otel sayısı 8’e, çalışan sayısı 1729’a toplam yatak kapasitesi de 5456’ya çıkıyor… Franchise da düşünüyoruz. Bunun için bir anayasa oluşturuyoruz.”

BÖLGEDE 50 OTEL

 

Yeni otelin açıldığı Basın Ekspres bölgesi İstanbul’un yeni turizm bölgesi olarak ilan edilmişti. Bölgede yaklaşık 50 otel ya açıldı ya açılacak. Böyle bir bölgede bu kadar büyük bir yatırımın doğru olup olmadığına yönelik Bezaroğlu şunları söylüyor: “Bölgedeki otel sayısının fazla olmasına rağmen bölgenin farklı bir dinamiği olduğunu düşünüyorum. Talep aynı oranda artmadığı sürece bazı dönemlerde fiyat düşüklüğü görülecektir. Fakat bu bölgede iş amaçlı seyahat eden bir kitle var. Fuar merkezleri o bölgede.
Ayrıca insanlar artık merkezden uzaklaşıp bütçesi daha düşük yerlerde organizasyonlar yapmak istiyor. Biz o bölgeye taleplerin gün geçtikçe artacağına inanıyoruz. Yeni havaalanı da yakın.”

YURTİÇİ YATIRIMLARI SONLANDIRIYORUZ

EMEL Elik Bezaroğlu’na Elite zincirinin gelecek hedeflerini de soruyorum. “Hedefimiz şehir otelciliğinde büyümek. Ama artık dünya markası olmak için hareket edeceğiz. Yurtiçindeki yatırımları sonlandırıyoruz. İlk adım St. Petersburg’da atılacak. Böylece yurtdışına açılıyoruz. Riski dağıtmak için bu zorunlu” diyor. Turizm gibi en ufak gerginlikten nem kapan bir sektörde yatırımcı olmak cesaret isteyen bir iş. Riski dağıtmak istemekte haklılar.

İŞ DÜNYASININ DUAYEN İSMİNDEN ‘FAHRİ DİPLOMASİ’ ÇAĞRISI
Türkiye 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden bu yana diplomatik anlamda birçok ülke ile sorunlar yaşıyor. İlişkilerimizin gerildiği bu ülkeler hem dünya siyasetinde hem de ekonomisinde söz sahibi. ABD, Avrupa Birliği ülkeleri ya da Rusya gibi ticaret bağımızın da yoğun olduğu ülkelerden söz ediyoruz.
Yaşanan gerginliklerin tüm Türkiye’ye maliyeti oluyor. Bu süreçten nasıl çıkılabilir? Ne yapmalı?
Sedat Aloğlu; Türk-Amerikan İş Konseyi, İktisadi Kalkınma Vakfı gibi dış dünya ile ilişkileri desteklemek üzere kurulan iş dünyası kuruluşlarının eski başkanlarından. Ayrıca siyaset görevinde de bulundu. 1980’lerden itibaren yaşanan çeşitli kriz dönemlerinin içinde bulunmuş duayen bir işadamı.
“15 Temmuz alçak darbe teşebbüsünden sonra bazı ülkeler Türkiye’ye gerekli desteği vermedi. Bunun sonucunda karşılıklı olarak gerginlikler yaşanmakta. Son örnek ABD ile yaşanan vize krizi. Bu kriz geçecektir; ancak gerek ABD, gerekse bazı AB üyeleri ile ilişkiler zedelendi” diyen Aloğlu’nun önerileri var:
Yatırımlarda ‘risk algısı’na aman dikkat
– İlişkilerin onarılmasını ülkem için yararlı görüyorum. Bunun için iki tarafa da görev düşüyor; zira ilişkilerin düzelmesi bu ülkelerle karşılıklı çıkarlarımız için de yararlı. Ancak ilişkileri onarmak sadece siyasetçilerin görevi değil. STK’lara, medyaya da görev düşüyor.
– 1990’da Sayın Jak Kamhi ve bazı arkadaşlar ile ABD’de Senato üyeleri ve diplomatlar ile yoğun görüşmelerimizin de etkisi ile sözde Ermeni Soykırımı Tanınması Tasarısı Senato’dan geçememişti.
– 90’lı yıllarda, bizi daha fazla rekabete açacak olmasına rağmen, Gümrük Birliği’nin tamamlanması için çok yoğun çalıştık. Çeşitli ülkelere yoğun seyahatler yaptık, toplantılar düzenledik, siyasetçiler ve önde gelen kuruluşlar ile görüştük. Bazı PR ve reklam kuruluşlarının fahri destekleri ile tanıtım bildirileri oluşturduk ve yabancı basında yayınlattık. Milli takım ruhu ile çalıştık.
Aloğlu, bu örnekleri hatırlatarak, yeni bir “Milli Takım” kurulmasını öneriyor. Akademisyenler, iş insanları ve medya temsilcilerinden oluşan takımın bir strateji belirleyerek, çeşitli ülke ve kurumları ziyaret etmesini, basında bildiriler yayınlanmasını yararlı buluyor.
“Gelişmiş demokrasilerde dördüncü kuvvet medya ise beşinci kuvvet de sivil toplum örgütleridir. Türkiye’nin birliğe ihtiyacı var. Hiçbir zaman Batı hayranı olmadık ama oralarda Türk pasaportunun itibarının artması için çalıştık, çalışmalıyız. Bu sorunları sadece siyasetçiye bırakmaya hakkımız ve lüksümüz yok, yükleri paylaşmak zorundayız” diyor.
Aloğlu’nun önerisi çok yerinde ve dikkate alınmalı. TÜSİAD, Almanya ile ilişkilerin yumuşaması için stratejiler oluşturdu, adımlar atıyor ama bu adımların rüzgara dönüşmesi lazım.
“Güzel/Değerli ama yalnız ülke” olmanın kimseye faydası yok!

Hürriyet/Jale Özgentürk

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Sizin İçin Seçtiklerimiz