Kentsel Dönüşüm Uzmanı ve Mimar Nihat Şen kentsel dönüşüm ile ilgili değerlendirmeler yaptı…
Kentsel Dönüşüm Uzmanı ve Mimar Nihat Şen kentsel dönüşüm ile ilgili yapmış olduğu değerlendirmede, ‘Kentsel dönüşüm binaları yıkıp, yüksek binalar yapmak değildir. Kentsel dönüşümden önce zihinsel dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Kentsel dönüşüm yasalarını hazırlayıp kanunlaşmasından sonra en büyük eklediğimiz kanunları ve kentsel dönüşümü konusunda vatandaşı doğru ve hızlı bir şekilde bilgilendiremedik. Aynı zamanda yasa yapıcı ve uygulamacıların ayrı olması kentsel dönüşümü sıkıntılı hale getirdi. Kentsel dönüşüm başladığımızdan bugüne kadar ciddi eksiklerimizi görerek tecrübeler kazandık. Deprem bölgesinde bulunan ülkemizin özellikle İstanbul’daki 13 milyon adet riskli yapının bir an önce büyük bir afet yaşamadan dönüşümü gerçekleştirmek gerekir’ dedi.
‘Fikirtepe doğru bir kentsel dönüşüm örneği değil’
Şen; ‘Öncelikle İstanbul’da Fikirtepe örneği, kentsel dönüşüm için iyi bir örnek değil. Fikirtepe, yüksek inşaat yoğunluğunun olduğu bir bölge. Kentsel dönüşüm orada uygulanan bir inşaat hamlesi değil. Kentsel dönüşüm Türkiye’de terörden sonraki en önemli unsur haline geldi. Çok hızlı ve yanlış girilen kentsel dönüşüm süreci, adeta rantsal dönüşüm algısının yerleşmesine sebep oldu’ dedi.
İyi bir kentsel dönüşüm gerçekleştirmek istiyorsak, şu kriterler göz önüne alınması gerektiğini bildiren Şen; ‘İnsan hayatını önemseyen, yer altı ve üstü kaynakların verimli kullanılması, mahalle kültürünün ön planda tutulması, Türk mimari karakterinin oturması, sosyal donatı alanlarının planlanması, ulaşım güzergahları ve yenilenebilir enerji faktörlerinin dikkate alınması gerekiyor. Bu noktaların dikkate alındığı kentsel dönüşüm projeleri ne yazık ki oldukça az. Fikirtepe’nin kentsel dönüşümden sayılmaması; tamamen oradaki ruhun, sosyal dokunun, kültür mozaiğinin dikkate alınmamasından kaynaklanıyor. Eski Fikirtepe’yi, bir kentsel dönüşüm uzmanı olarak tasvip ettiğimi söyleyemem. Ancak, şu andaki haliyle kıyasladığımda keşke eski haliyle kalsaydı diye düşünüyorum.
Dikey yapılaşmayı, Türk toplumunun köklerine dinamit konması olarak ifade edebiliriz. Çünkü, bizler toplum olarak birbirimizi görmek durumundayız, birbirimizle iletişim kurmak zorundayız. Bu şekilde robotik bir yaşam tarzı benimsiyoruz. Bu sebeple aslına bakarsanız, kentsel dönüşümden önce zihinsel dönüşümü gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bu yozlaşmanın önüne geçebilmek için, yatay yapılaşmayı yönelmeli ve bu yapılaşma için yeni rezerv alanları oluşturmak durumundayız. Şehir merkezindeki sıkışıklığı dışa doğru çevirmemiz gerekiyor. Örneğin, Silivri, Tuzla, Kanal İstanbul çevresindeki projelerde artık yatay mimariye geçileceğini düşünüyorum. Çok zorunlu olan yerlerde elbette dikey yapılaşma olmalı ancak sağlıklı yaşam alanlarının korunması gerekiyor’ açıklamasını yaptı.
‘Ketsel dönüşümde bilgilendirme eksiğimiz var’
Şen; ‘Kentsel dönüşüm yasasının hazırlanmasında emeği geçen biri olarak, şu anda ortaya çıkan durumu açıkçası üzücü buluyorum. Çünkü, yalnızca yasayı hazırlamanız yetmiyor, uygulamada eksiklikler var. Bu eksiklikleri sıralayacak olursak, ilk olarak bilgilendirme eksiğimiz var. Bugün hala kentsel dönüşüm denildiğinde insanların aklına bir binanın yıkılıp yerine yeni bir binanın yapılması geliyor. Oysaki kentsel dönüşüm böyle bir şey değil. Mimari kültürümüzü yaşatmamız gerekiyor.
Türkiye’de gerçekleştirilen kentsel dönüşüm gibi dünyanın hiçbir yerinde yapılan bir dönüşüm örneği yok. Çünkü, biz riskli alanı tamamen yıkıp yerine yepyeni bir alan kuruyoruz. Bu sebeple de dünyada bunun bir örneğini daha gösteremeyiz’ dedi.
‘İmar barışından 40 milyar gelir bekleniyor’
İmar barışı ile ilgili değerlendirmelerde de bulunan Şen, ‘İmar barışı da kentsel dönüşüm gibi bu toplumun kanayan yaralarından biri. Türkiye’de yapılmış 13 milyon yapı var. Yıkım kararı var, yıkamıyorsunuz. İdari para cezası var, tahsil edemiyorsunuz. Bina yapılmış, elektrik, su, doğalgaz gerekiyor; bağlatamıyorsunuz. Bu sorunları çözmek gerekiyor. Bir miladi tarih koyarak, o tarihten sonra eskiden yapılan hataların tekrar yapılmasını engellemek gerekiyor. İmar barışı yönetmeliğinde de birtakım eksiklikler var. Mülkiyet hakkını hukuksal anlamda çözmeden, sadece imar barışı ile ilerlemek mümkün değil. Ancak, devlet yapılan 13 milyon yapıya barış sağlamak istiyor. Bu hususta beyan esası kabul ediliyor evet ama bu kontrol edilmeyecek anlamına gelmiyor. Bu sebeple de art niyetli ya da yanlış bilgilendirilmiş insanların bu kontroller sebebiyle canı yanabilir. İmar barışı bu ayın sonunda sona erecek. Şu ana kadar yaklaşık 9 milyon müracaat var. Ancak biz imar barışından yaklaşık 40 milyar gelir elde etmeyi bekliyoruz. Şu anda bu rakam 7 milyar seviyelerinde. Bunu da mevzuattaki eksiklikler ve bilgilendirme yapılmamasına bağlıyoruz’ dedi.