Türk yapı malzemeleri sektörü ihracatı ocak-temmuz döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 45,9 oranında artarak 16,9 milyar dolar oldu. Söz konusu dönemde en fazla ihracat 1 milyar dolar ile Birleşik Krallık’a gerçekleştirildi. İstanbul Demir ve Demir Dışı Metaller İhracatçıları Birliği (İDDMİB) Yönetim Kurulu Üyesi ve Türk Yapı Malzemeleri Sektör Komite Başkanı Serdar Urfalılar, “Türk Yapı Malzemeleri Sektörü olarak yılın ilk yedi ayında yakaladığımız bu ivmeyi yıl sonuna kadar sürdürmek istiyoruz” dedi.
Türkiye’nin en fazla cari fazla veren sektörlerinden biri olan ve 217 ülkeye ürün satan yapı malzemeleri sektörü ihracatta atağa kalktı. Üretim ve istihdam odaklı çalışan sektörün ihracatı bu yıl ocak- temmuz döneminde, bir yıl öncesinin aynı dönemine göre yüzde 45,9 oranında artarak 16,9 milyar dolar olarak hesaplandı. Aynı dönemde değerde en yüksek artışa sahip ürün grubu yüzde 48,2 ile ağaç ve ahşap ürün grubu oldu. Yılın ilk yedi ayında en fazla ihracat yapılan ülke 1 milyar dolar ile Birleşik Krallık oldu. Birleşik Krallık’ı, sırayla Amerika Birleşik Devletleri ve Almanya takip etti.
Temmuz’da 195 Ülkeye 2,3 Milyar Dolar İhracat
Türk yapı malzemeleri sektörünün ihracattaki yukarı yönlü ivmesi temmuz rakamlarına da yansıdı. Sektör geçtiğimiz ay 2,3 milyar dolar tutarında ihracat gerçekleştirdi. Bu rakam, bir yıl öncesine göre yüzde 21,3 artış anlamına geliyor. Yapı malzemeleri sektörü temmuzda en fazla ihracatı 176 milyon dolar ile Birleşik Devletler’e gerçekleştirdi. Almanya 151 milyon dolar ihracatla ikinci sırada yer alırken, İsrail 147 milyon dolarla üçüncü sırada yer aldı. İhracat odaklı sektör geçtiğimiz ay 195 ülkeye ürün satmış oldu. Yapı malzemeleri sektörünün ihracat rakamlarını değerlendiren Urfalılar, “Türk Yapı Malzemeleri Sektörü olarak yılın ilk 7 ayında yakaladığımız bu ivmeyi yıl sonuna kadar sürdürmek istiyoruz” dedi.
Yerli ve Milli Enerji Kaynakları Çok Önemli
TÜİK tarafından açıklanan yüzde 18,95’lik enflasyonu da değerlendiren Urfalılar şunları söyledi: “Bu enflasyon tüketici enflasyonu aslen hem bu enflasyonun hem de bizim asıl etkilendiğimiz ÜFE dediğimiz üretici enflasyonu ki o da çok iç açıcı bir durumda değil. Hammadde ve enerji fiyatları arttıkça ÜFE artıyor üretim maliyetleri artınca doğal olarak tüketici maliyetleri artıyor bu süreç aslen zincirleme bir şekilde ilerliyor. Fiyat artışı talepten ziyade girdi ve diğer maliyet artışı kaynaklı olduğu için talebe olumsuz yansıyacağını düşünüyorum. Ancak bunu normal karşılamak gerekir, çünkü pandemi sebebiyle tüm dünya da ticaret dengeleri altüst olmuş durumda, ABD gibi büyük ülkelerde bile yüzde 5’in üzerinde enflasyon gözlemleniyor. Piyasalardaki likiditenin pandemi etkilerini azaltmak için arttırılması bu durumu besleyen önemli etkenlerden. Olağanüstü bir süreç geçirdiğimiz için bu konuya spesifik bir çözüm önerisi sunmamız mümkün gözükmüyor. Bununla birlikte enerji maliyetlerindeki artış bütün üretici sektörlerin belini büken bir etken, o sebeple yerli ve milli enerji kaynaklarımızın artması özellikle bulunan doğalgaz rezervlerinin aktif hale gelmesi üreticilerimiz için hayati öneme sahip olacak.”